24 Haziran 2022 Cuma

22 Haziran 2022 - İzmir - Alsancak - "Köpekler İçin Ses Çıkar" Eylemi Basın Metni

 Basına ve kamuoyuna,


Son zamanlarda toplumda propagandası için büyük bir nefretle, sistematik bir mesai harcanan sokakta yaşayan köpek düşmanlığı başımıza bela olmuştur.


Geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanının da sokakta yaşayan köpekler için yaptığı yasalara aykırı ve uygunsuz konuşma sonrası mevcut hayvan nefreti körüklenmiş ve yaygınlaşmıştır. Hayvan düşmanları tarafından, sokak sakini köpeklerin, tanıdıkları, yiyecek ve huzur buldukları mekanlardan ve insanlardan ayrılıp adeta birer "ölüm kampı" durumunda olan barınaklara hapsedilmesi istenmektedir. Tekrar açıklayalım ki; barınaklar hayvanların yaşam alanı değildir, onları beton yığınları arasına hapsettiğimiz yetmez gibi küçücük, hastalık yuvası demir parmaklıklar arkasına kapatılmaları istenmektedir. Hayvanlar tıpkı insanlar gibi özgürce sokaklarda dolaşabilmelidirler. Belediye bakım ve rehabilitasyon merkezleri ile kısırlaştırma merkezleri ise sadece gerekli durumlarda hayvanlar için kısa süreli bir hizmet alanıdır.


En az bizim kadar yaşama hakkıyla dünyaya gelmiş olan canlılar için dijital mecralarda örgütledikleri nefreti, manipülatif haberlerle topluma sokak köpeği korkusu ve düşmanlığı olarak yaymak isteyen ve nefret propagandalarını tehlikeli boyutlara vardıran saldırgan insanlar ve medya kuruluşları görmekteyiz. Oynamak isteyen, iletişim yöntemi bu olduğu için doğal olarak havlayan birkaç köpeğin, saldırmadığı halde, yoldan geçenlere  saldırdığı haberlerini izliyoruz. Bu da toplum olarak, hayvanların dilinden ne kadar az anladığımızı gösteriyor.


Yıllarca tehlikeli insanlar tarafından şiddete maruz bırakılmış, istismar edilmiş, kışkırtılmış ve “tehlikeli ırk” yaftası yemiş birkaç köpek saldırısını; şiddet onların türlerinin bir özelliğiymiş gibi ifade eden, kendi korkuları sebebiyle toplumda 'sokak köpeği sorunu’ algısı yaratmaya çalışan tehlikeli bir grubun, sosyal medya sayfalarıyla, Telegram gruplarıyla aralarında organize olarak hayvan nefreti örgütleme çalışması söz konusu.  


Oluşturulan bir web sitesinde; sokakta yaşayan köpeklerin yerlerini haritada işaretleyip, adeta öldürülmesi için veya ölüm kampı barınaklara gönderilmesi için ciddi bir mesai yapacak kadar saldırgan bir insan güruhu sorunu ile karşı karşıyayız.


Bu hayvan düşmanlığı, hayvan cinayetleri gibi sonuçlara sebep olmasının yanı sıra; insan toplumunun kendi içinde de büyük bir krizin inşasına zemin olmuş ve geçtiğimiz günlerde İzmir - Bayraklı'da bir katilin "Torunum parka giderken sizin beslediğiniz köpeklerden korkuyor" gerekçesi ile aynı aileden Yahya Köşek, Meryem Köşek ve Funda Güçlü'yü silahla öldürmesi ile sonuçlanmıştır. Köşek ve Güçlü ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Böyle üzücü ve dehşet veren olayların bir daha asla yaşanmaması için, özelde köpeklere yönelik bu nefret inşasına, genelde ise insanların, hayvanların kendinden daha kıymetsiz birer varlık olduğunu varsayan türcü kültüre de derhal son verilmelidir.


Öncelikle tüm insanlık, gezegene, doğaya, hayvanlara hükmetmek gibi bir hakkı olmadığını; bu koca evrende, bu koca dünyada yaşayan milyarlarca hissedebilir yaşam tanesinden sadece biri olduğunu öğrenmek zorundadır. Toplumlar, her şeyin insanlar için olduğu yalanına kendini inandırmaya artık son vermek zorundadır. 


İnsanlığın zaten normalleştirdiği hayvan sömürüsü, hayvan istismarı, doğa işgali üzerine kurmuş olduğu günümüz düzeninde, insanlar olarak her bir hayvana dayanışma borcumuz varken; sokak köpeklerinin canlarını, birilerinin siyasi çıkarlarına, birilerinin nefretine oyuncak etmeyi tartışmaya bile açmıyoruz.


Sokakta yaşayan köpeklerin varlığı, havlaması bir korku kaynağı değildir, bir sorun değildir. Sistematik olarak sokak köpeklerine karşı nefret mesaisi yapan insanların saldırıları ve kışkırtmaları; bizlerin ve hayvanların esas tehlikeli sorunudur. İnsanmerkezci ve ekolojik olmayan betonarme şehirleşmelerimizin hayvanlara sağlıklı bir yaşam alanı bırakmayışı, bizim hayvanları önce konforsuzlaştırıp, sonra da adalet duygusuna sahip olanlarımızın onlarla sürekli dayanışmak zorunda kalması; bencilce davranananlarımızın ise onların varlığını bir 'sorun' olarak görmesi esas sorundur.


"Başıboş köpek" diye bir şey yoktur! Biz insanlar gibi sokaklarda ve doğada özgürce gezmeye hakkı olan köpekler vardır! "Tehlikeli ırk" diye bir şey yoktur; istismara uğrayıp agresifleştirilmiş köpekler ve bunun faili insanlar vardır!


Köpek sürüleri, köpeklerin havlaması çocuk veya yaşlı gibi herhangi bir insan grubu için tehlike değildir. Çocukların, hayvanlara karşı yabancılaştırılması, onlara karşı korku ve nefretle manipüle edilmesi esas tehlikedir. İnsanların saldırganlaşması esas tehlikedir. Eğer köpeklerin havlamalarından korkuyorsanız, onları yaşam alanlarınızdan silmeyi değil onlara saldırgan davranmamayı, onları anlamayı ve onlara yardım etmeyi öğrenmelisiniz!


Bir Afrika atasözünde dediği gibi: "Aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, tarih hep avcıları kahraman olarak övecektir". Bir takım nefret dolu insanların saldırganlığına ve yalanlarına karşı hayatlarını almak istediği ama kendilerini savunamayacak olan canlıların sesi olmalıyız! Haritalar tasarlayıp, hedef göstermek için işaretledikleri sokak köpeği noktalarında, sokak köpeklerinin yanı başında bizler de olmalıyız! Bu nefret dalgası son bulana kadar hepimiz bulunduğumuz mahalleden başlayarak çevremizdeki hayvanları daha dikkatle tanımalı, daha çok dayanışma içinde olmalı, korumalı ve olası şiddet olaylarının önüne geçmeye çalışmalıyız. Sokak hayvanlarını hedef gösterdikleri haritanın varlığına izin vermemeliyiz. Şiddetin örgütlenmesine izin vermemeliyiz.


Köpeklere yöneltilen bu nefrete karşı öfkelenen insanları iyi anlıyoruz. Fakat gerek internette gerek günlük hayatta öfkeli bir dille yanıtlar vermek yerine; herkesi bu nefret inşasını durdurmak için daha somut eylemlere, davranışlara, tedbirlere yönelmeye davet ediyoruz. Sosyal medyada zamanımızı, enerjimizi sayısız nefret söylemine karşı tepki vererek harcamak yerine daha somut ve faydalı eylemlerde bulunmalıyız. 


- Bulunduğumuz her şehirde hayvan özgürlükçüsü insanlar ve oluşumlar ile iletişime geçerek köpeklerle dayanışma konusunda daha çok aklı, daha çok enerjiyi, daha çok imkanı bir araya getirebiliriz ve hayvanlar yararına somut eylemliliklerde bulunabiliriz. 

- Bir köpeğe şiddet vakası ile karşılaşırsak saldırıyı durdurmaya çabalarken videosunu çekebiliriz. Bu videoyu şiddet gören canla dayanışmak üzere acil çağrı yapmak için ve/veya bir dava açmak için kullanabiliriz. 

- Köpek nefreti yayanların, şiddet çağrısı yapanların 'suça azmettirme suçu' işlemiş olabileceğini bilmeliyiz.

- Hepimiz mahalle sakinlerimizi yakından tanımak adına, mahallemizdeki köpeklerin fotoğraflarını çekip, yaklaşık olarak nerede yaşadıklarından haberdar olup bulunduğu civarda yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürüp sürdürmediğini takip edebiliriz. Bir kaybolma vakası olduğunda kendisine dair duyuru yapabilmemiz için arşivimizde fotoğrafının bulunmasını sağlayabiliriz.

- Hepimiz mahallemizdeki köpekler için köpek kulübeleri yapabiliriz. Bağlı bulunduğumuz belediyelere, belediye veterinerliklerine, bulunduğumuz şehirdeki hayvan özgürlükçüsü kişi ve topluluklara böyle bir proje ile gidebiliriz.


Köpekleri yaşam alanlarına karşı bir 'sorun' olarak görenler; onlarla birlikte yaşamayı değil, yabancılaşmayı, yok etmeyi seçenler karşılarında sadece köpekleri değil; onlarla dayanışan insanları da bulacağının bilincinde olmalıdır ve bu şiddet yöneliminden vazgeçmelidir. Şımarık konforlar uğruna sokakta yaşayan hiçbir hayvanın kılına dokunulamaz. Bu bir bencil insan sorunudur, işgalci insan sorunudur, türcü insan sorunudur. Sokakta kendi halinde uyuyan köpeklerin fotoğraflarını paylaşarak, internette velvele çıkarmaya çalışan insanların diğer insanlara saldırma ihtimali köpeklerden bin kat daha fazladır. 


Ne sokakları ne televizyonları ne interneti ne de yaşadığımız coğrafyayı tektipleştiremeyeceksiniz. Ne insanların hayatlarını ne de sokaktaki insan dışı hayvanların yaşam alanlarını evinizin salonunu dekore eder gibi dizayn edemeyeceksiniz.


Yeryüzündeki hiçbir şey sadece insanlar için varolmamıştır. Biz bu evrene 70-80 yıllığına, beraberce, özgürce, yaşamı ve etiği savunarak yaşamaya geldik. Kimseye tahakküm ve zorbalık etmeye hakkımız yoktur! Kendini bu koca evrenin merkezinde sanan ve diğerlerini bu koca dünyaya sığdıramayanlar sorunlu ve tehlikeli kişilerdir ve sadece hayvanlar için değil toplum için de büyük bir tehdit oluşturmaktadırlar. Bu tehdit ve tehlikenin önüne geçilmeli, hayvan düşmanlığı örgütleyenler yasalarla engellenmelidir!


İnsana, hayvana, yeryüzüne özgürlük.




Fotoğraflar: Berkcan Zengin
















20 Haziran 2022 Pazartesi

Kedi Veritabanı

Bir süredir Pazar akşamları Zümrüt ile çizim buluşmaları yapmaya başladık. Kediler ve ben rutinleri severiz.

Ve bir yandan ben Zümrüt'le geçen keyifli vakitlerin yanı sıra, ondan bu konuda bolca şey öğrenmenin şansını ve heyecanını yaşarken bunu bir kendimizi ifade edişe de, yani üretime de dönüştürmek konusunda heyecanlı fikirler bulduk.

Çevremizde, yaşamlarımızda onca hayvanın hikâyesi hayatımızdan geçiyor ve bunları birer çizim vesilesiyle anlatıp, biriktirmeyi heyecan verici bulduk.

Bu çizimleri "Kedi Veritabanı" adını vereceğimiz bir fanzinde de ara ara toparlamayı düşünüyoruz.

Zümrüt, ilk olarak kendisi ve ablasıyla yolu kesişen ve sonra bakımını annesine devrettiği Leyla'yı çizerken; ben de Tyke'ın arka bahçesinde 2018'de beliren ve günümüzde Selin'in evinde yaşamakta olan Ado'ya odaklandım. Ado'nun hikâyesini Selin'in anlatımından yardım alarak biraz detaylıca yazdım. Leyla ve Ado'nun hikâyesini kediveritabani.blogspot.com'da bulabilirsiniz.

Ayrıca bu çizimleri birer NFT olarak da satışa koyduk.

Opensea sitesinde "Cat Database" diye aratarak bulabilirsiniz.

Umarım Zümrüt Doğan ile uzun zamanlar üretmeye devam ederiz. Hem hikâyesi anlatılacak daha çok hayvan var hem de Zümrüt'le çalışmak harika.

Bora
18.06.2022