29 Temmuz 2023 Cumartesi

"72 Seasons" Üzerine - 2. Bölüm

"Albümün temasıyla müzikal kısmının alakası yok" diye eleştirenleri görüyorum fakat bana göre 1975-1980 arası heavy metal'inin Metallica tarzı bir yorumu gibi. Peki bilin bakalım bu yıllar kimlerin çocukluk dönemine denk geliyor?

Heavy metal janrını ana akım müzik gündemine taşımayı başarmış dev klasik hit'leriyle; bambaşka müzikler dinleyenlerin bile kayıtsız kalamayacağı yakalayıcılığı, gücü, sanatsallığı ve 'easy listening' olmayı aynı potada eritebilmiş hit'leriyle; milyonlarca insanı metalciliğe ilk adımını attırmış hit'leriyle bu albümde karşımıza çıkmıyor Metallica. Zaten bu albümde bunu denemek yerine albümün temasının harika bir soundtrack'ini yapmaya odaklanmışlar. Metalciliğe başlatacak klasik Metallica albümlerinden değil, zaten metalci olanların sevebileceği albüm.

Müzik piyasasının kurallarına değil, keyiflerinin kâhyasına uyarak uzun uzun parçalar yapmışlar.

Ve yine Metallica tarihinde oturmuş çok daha garanti formülleri uygulamaktansa albümün teması, ruhu ne gerektiriyorsa onun peşinden gidip ne çıkacağına bakmışlar.

Peşinden gidebilecekleri Metallica formülleri neydi:

- Gaz ve albümün ve turne konserlerinin açılışına yakışır bir a1 parçası: Fight Fire With Fire, Battery, Enter Sandman, Fuel, Hardwired,...
- Epik a2 parçası: Master of Puppets, And Justice for All,...
- A4 ballad'ı: Fade to Black, Sanitarium, One, The Day That Never Comes
- Albümde sondan bir önce gibi yerde yer alan enstrümantal: Biliyorsunuz işte..
- Hıphızlı son parça: Damage Inc., Dyers Eve, My Apocalypse, Spit Out the Bone,...

Peki Metallica 72 Seasons'ta ne yapmış: Stüdyoda işe başlarken "bir ballad, bir enstrümantal, hızlı giriş, hızlı final, yavaş-hızlı dengesi, bir tane de basçı bestelesin" gibi bir baştan sona bir albüm dengesini kasten gözetmemişler. James Hetfield'ın da röportajlarında da zaten aynen söylediği gibi.. "O zamanlar bir riff bir şarkı demekti. Bir riff bulur, onun varyasyonlarını üretir, ilerlerdik şarkıyı yazarken...". Buldukları riff'lerin peşinden giderek parçaları inşa etmişler ve parçaları albüm içi dengeyi gözetmeksizin çuvala atıp atıp, toparlayıp bir albüm haline getirmişler. Bu tembellikten falan değil; albümün teması gereği, "70'ler sonu 80'ler başı metalcisi James-Lars nasıl yapardı" tavrını ortaya koyma söz konusu. Dikkat ederseniz Kill 'em All da baştan sona patır kütür hızlı parçaların sıralandığı albümdür. Sonrasındaki albümlerde zaten şarkı yazımı sürecine büyük müzisyen Cliff Burton giriyor ve günümüzdeki Metallica'nın klasik albüm şablonu, klasik görkemli-sanatsal derinliği doğuyor. Süper bir thrash grubu olarak diskografilerine giriş yapmış Metallica, denkleme Cliff Burton'ın müzisyenliği katıldıktan sonra metal dünyasında dünyanın en büyük grubu olmanın yolunu yürümeye başlıyor. 72 Seasons'a dönecek olursak, işte bu albüm henüz Cliff'le tanışmamış 17 yaşındaki James-Lars'ı resmediyor. Albümün samimiyetindeki kilit nokta şu: "Albümün adı yine 72 Seasons olsun ama bir tane Fade to Black tarzı, bir tane enstrümantal falan koyalım; baştan sona yardırıp gidersek albümü arka arkaya dinlemesi zor olacak ve parçaları iyice tanıyana kadar başta birbirinin aynısı gibi hissedecek, bu da Metallica klasikleri arayanları tatmin etmeyecek, Kill 'em All veya Saxon, Diamond Head sevenler gibi daha küçük bir metalci kitle anlayacak" dememişler ve dediğim gibi temanın gerektirdiği tavrı tercih edip, oradan çıkacak besteleri merak etmişler ve Black Album gibi 'presentable' OLMAYAN bir şekilde albümü toparlamışlar. İşin samimiyeti işte burada.

Albümün bütün bu 'unpresentable' tavırla yaratılmışlığına rağmen konserlerdeki performansları ve onların canlı performans video servislerinden[1] sonra, canlı performanslarıyla parçaların iyice içine giren pek çok metal dinleyicisinin bu albümü Kill 'em All kadar seveceğinin de işaretlerini alıyorum ayrıca. ("İşaretlerini alıyorum" diyorum, çünkü ben günümüz hızlı-tüketken tasarlanmış modern insanı gibi böyle eserlerin iyi mi kötü mü olduğuna 30 saniyede karar vermem.) Belki de "Bakın bakın bi' de canlı görün" dercesine daha albümün ayağının tozuyla 6 parçayı canlı performe etmeye başlamaları bu sebeple olabilir.

[1] Metallica, turneleri sırasında her konseri baştan sona kaydeder ve her konser sonrasındaki birkaç gün içinde o konserden iki parçanın canlı performans video'sunu yüksek ses ve görüntü kalitesi ve çoklu kamera çekimi ile youtube kanalından sunar.

***

Son olarak 27-29 Nisan 2023'te yazdığım, 72 Seasons izlenimlerimin ikinci bölümünü oluşturan yukarıdaki yazıyı ilk kez 29 Temmuz 2023'te blogumda yayınlayacağım ve albümün çıkışının üzerinden 3,5 ay geçtikten sonra artık albümden şu andaki en sevdiğim 3 parçayı sıralayarak yazıya 3 ay sonra minik bir ekleme yapmış olayım:

72 Seasons Favorilerim:
1. Shadows Follow
2. Chasing Light
3. If Darkness Had A Son

27-29.4.2023
Bora Şahinkara 












Fotoğraflar: 23 Haziran 2023 Metallica İsveç konserinden. Kirk ve Lars'ın fotoğrafı Jeff Yeager'dan; James ve Robert'ın fotoğrafı Brett Murray'den.

24 Temmuz 2023 Pazartesi

Bir Kedi Kurtarma Deneyimi - Antakya, 22-23 Temmuz 2023 - Sabriye Akkul

Geçtiğimiz haftadan bugüne bir çok yoldaşımızla[1] birlikte 20-23'ünde gerçekleşecek Evvel Temmuz Festivali için Hatay'daydık. 22 Temmuz Perşembe gecesi köpeklerin saldırdığı yaralı bir kedi bulduk ve en azından kendisinden bir iz olması için anlatmak istiyorum. Çünkü kurtaramadık.

Başta yanına yaklaştığımda anlayamadım fakat sonra biraz hareket edince gördüm ki iç organları dışarıdaydı. Hemen arkadaşlarla birlikte yardım aramaya başladık fakat saat gece bir iki arasındaydı. Hatay'da hala belediyenin hatları hiçbir şekilde düşmüyordu, ulaşılabilir değildi.

Biz de 112'yi aradık, en azından bizi veteriner olan bir yere yetiştirebilmesi için polis rica ettik. O sırada bir aramamızda bunun acil servisi ilgilendirmediğini söyleyip yüzümüze kapattılar. Başka bir aramada "Sizi hekimler odasında veteriner bölümüne bağlayacağım" dediler, yine hat düştü hiç kimseye ulaşamamış olduk. Bir başka arkadaşımız aradığındaysa Haytap'a ulaşabileceğimizi söylediler. Bir numara verdiler. Fakat telefon hiçbir biçimde açılmadı, verdikleri numara doğru ya da geçerli emin bile değiliz. Buna benzer birden fazla konuşma geçti fakat hiçbiri çözüm olmadı.

Bu sırada sözde hayvanlara karşı şiddeti önlemek, hayvanlara yönelik yardım merkezi olduğu iddia edilen Haydi uygulamasından bir ihbar girdik. Uygulama o kadar etkisiz bir uygulama ki ertesi gün sabah bir polis aradı ve Hatay'daki tek görevlinin kendisi olduğunu gece uyuduğu için görmediğini söyledi. Bir taraftan Serinyol civarındaki veterinerlerin numarasına ulaşmaya çalışıyorduk çoğunun dükkanı yıkılmıştı. Numaraları kullanılmıyordu. Bir tanesi açtı başka bir kente taşındığını bu saatte kimsenin ilgilenmeyeceğini zaten söyledi.

Sonra yoldaşlarımızdan biri veteriner açıkken tesadüf eseri açık bir veteriner buldu. Kedi korktu kaçtı ama bir şekilde kediye zarar vermeden bir kutunun içine alıp götürebildik. Atlas Veteriner Kliniği'nde kedi ameliyata alındı. Ameliyat sonrasında bittiğinde veteriner kediyi götürmemizi söyledi fakat daha henüz narkozluydu, uyanmamıştı. Biz de kendisine en azından narkozdan uyanana kadar kedinin klinikte kalmasını daha doğru olacağını ve sabah bir kontrol edilmesi gerektiğini söyledik. Bir süre ikna olmadı fakat yoğun ısrarlarımız sonucunda ikna olmuş oldu. Kendisini sabah kediyi alacağımızı orada bırakmayacağımıza ikna etmemiz gerekti kediyi klinikte gözlem altında tutması için. Ertesi günü öğlene doğru veteriner kliniği açılmıştı kediyi aldık.

Başta Hatay'daki arkadaşlardan biri evde bakabileceğini söyledi. Ona bırakacaktık fakat yeterli veteriner hizmeti olmadığı ve özel bir bakıma ihtiyacı olduğu için en sonunda ertesi gün benimle birlikte Adana'ya dönmesini karar verdik. Bu süreçte kedi narkozdan biraz biraz uyanmaya başladı. Bağırsaklarından yaralı olduğu için ayağa kalkamıyordu ama kalkmayı deniyordu bu da biraz bize ümit veriyordu, yaşayabileceği yönünde. Derisi için bir sprey vermişti, o gün içerisinde söyledi aralıklarla o spreyi sıktık. Adana'ya gittiğinde veterinere götürüp iyileşene kadar geçici yuva olmayı ve sonrasında güvenilir biri ile yaşamını sürmesini ummuştum. Yaşamak için çok direndi ve festival sayesinde karşılaştığımız için kendisine Temmuz adını vereceğimi söylemiştim.

Fakat bu sabah uyandığımda Temmuz ölmüştü.

Belki yaraları ağırdı, yaşama imkanı azdı ama o gece boyunca aranan, yolda onu görüp geçen bir sürü kişinin ona yardım etme sorumluluğu vardı. Elinde bir sürü imkan olan devlet kurumunun daha iyi bir uygulama yapma sorumluluğu vardı. Yine elinde bir sürü imkan olan acil servisin bize yardım etme imkanı vardı.

Götürdüğümüz veterinerin gözetim altında tutma, sokak kedilerini de en az evde bakılanlar kadar önemseme sorumluluğu vardı. Belediyenin sokak köpekleri açlıktan avlanacak duruma gelene kadar besleme yapma ve böyle durumlar için ulaşabilir olma sorumluluğu vardı. Sonuç olarak yoldaşlar ile birlikte yaptığımız hiçbir şey Temmuz'u yaşatmaya yetmedi, belki de yalnızca acı ve korku içinde değil onu seven insanlar varken ölmesini sağladı.

Sabriye AKKUL
24.07.2023


[1] Toplumsal Özgürlük Partisi
https://twitter.com/sabriyeakkul/status/1683457794052087809