7 Ağustos 2022 Pazar

"Dünyanın En Kötü İnsanı" Üzerine

(Uyarı: Spoiler niteliğindedir. Filmi izlemeyenlere okumaması tavsiye olunur.)

***


Tahakkümcü zihniyet sabitlemek, tanımlamak ister ve öyle rahatlar. Evlendirmek, çocuk yaptırmak, belli bir 'kariyer', bir gelir, 'doğru düzgün' bir iş, bir sürü şey... Mahalle baskısının, siyasal iktidarın, aile büyüklerinin, kapitalizmin gözünde bir yere oturtulabilmelisiniz. Ama karakterimiz bir yandan 30 yaş denen dönemece gelmiş ve 'ulen acaba en doğru seçimleri yaptım mı, yaş da geçmeye başlıyor' şeklindeki mini krizlerini yaşarken bir yandan da karşısındakilere öyle manifesto gibi hislerini ve tavırlarını dile getirecek hâli olmayan (bu da ayrı bir iletişim gerilimi yaratıyor, ama çok normal, gerçek hayat böyle zaten genelde, zorunda da değilsin Canım benim) ve sezgisel şekilde tercihlerinin peşinden giderken etrafındaki ince ince rahatsız edici iktidarlarla uğraşıyor. Ve hepsini de taviz vermeden, tatlı tatlı gülümseye gülümseye ezip geçiyor. Mesela iktidarlar onun gibilere 'kafası karışık' der. İlişki bitirene kötü bir insanmış gibi hissettirilir ya örneğin.. Karakterimiz bütün bu suçlayıcı hissettirişleri aşmasını biliyor.

"Hissettiklerimi anlatamayabiliyorum. Ben de sendeki gibi analitik zeka olmayabilir" diyor mesela, çok değerli bir ayrıntı. Bunu diyebildiği için, kendine karşı bu dürüstlüğü sebebiyle yolunu bulabiliyor her türlü ince manipülasyona, duygusal saldırıya rağmen. İşte hem kendi içimizdeki iktidarı yok edebilmemizin yolu hem de bize karşı tahakküm saldırılarını alt edebilmemizin yolu: Kendini yıkıp yıkıp, yeniden yaratabilecek, eksiklerinden bahsedebilecek güce, özgüvene sahip olarak yaşamak.

O dediğim cümleyi birçok 'kariyerli entelektüel' insan diyemiyor mesela. "Bilmiyorum" diyemiyor, "Fikrim değişti" diyemiyor. Koca koca 'isimler'. Bu yüzden de bazı konularda özgürlükçü bir vizyon üzerine hayat görüşü inşa etseler de bazı konularda iktidara bulanıyorlar. Kendilerini sabitliyorlar. Kariyerlerini yıkıp kendilerini yeniden yaratamıyorlar. Karakterimiz kendine dair bu egosuz samimiyetin peşinden koştuğu için yenilmedi ve 'dünyanın en kötü insanı' hissettirilişi pahasını alt edip kendini gerçekleştirmeye giden yolu, doğru cevabı buldu. Bu yüzden ben merkezimize tahakküm karşıtlığını almayı keşfetmiştim. Tahakkümden (her biçiminden) samimiyetle tiksinince doğal olarak ilham alınacak fikirleri, duruşları, alacağı tavırları oturtmakta daha rahat olabiliyor insan. Veganizme, queer'e, feminizme, anarşizme, Marksizm'e, ekolojiye, etik felsefeye merak beraberinde çok doğal bir şekilde yaşamımıza giriyor.

Programda, karikatüristle tartışan sunucunun argümanları da çok iyiydi.

Çok incelikli, şahane bir feminist eser olarak buldum.



5-7 Ağustos 2022
Bora








Bu filmi izlemem için tavsiye eden: Arzu Tatlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder